Bloğumun Başlığı Neden Muhafazakar Özgürlük?

Blog açan insanların, yazar ya da yazarımsı olduğunu düşündüğümden bu fikirden hep uzak durdum. Ta ki fikrine itimad edip güvendiğim bir can dostumun 'Tuba sen iyi yazıyorsun ya!' şeklinde tepkisini duyuncaya kadar. 'Yazdığım kısa kısa yazıları neden bir araya toplayıp muhafaza etmeyeyim ki?' diye düşündüm kendi kendime. 

   Blog açmaya karar vermiştim vermesine ama blog başlığına isim bulmak saatlerimi aldı diyebilirim. Kısaca beni anlatmalı, absürt ya da aykırı olmamalı, alışılagelmiş bir ifadeye derin anlamlar yüklemeli gibi düşünceler beynimde dolanıp durdu. İşin kötüsü blog tek bir konu da içermeyecekti. Hayatıma dair anılar, hoşuma giden kitaplar ya da  çektiğim bir fotoğrafa yüklediğim yorumlar... O an 'benim karakteristik özelliğim nedir?' diye sordum kendime. Bana göre beni karakteristik yapan içimdeki özgürlük isteğiydi. Özgürlük denilince Turkcell reklamındaki özgür kız aklınıza gelmesin. Benim özgürlükten kastım toplumda yaşayıp bireysel düşünebilmektir. Yani saat 3'ü gösterdiği halde toplum 5 diyor diye yanlışı doğru kabul etmek değil; toplum ne derse desin kendi bildiğin doğruyu savunmaktır... 

   Her neyse. Ne demiştim? Bence benim karakteristik özelliğim; özgürlük. Peki toplumca benim karakteristik özelliğim nedir? Dışarıdan birisi ilk kez beni görse bana nasıl bir anlam yükler? Dış görünüşüm ve yetişme tarzımı düşününce bu soruların cevabının muhafazakar olduğu aşikarane görülüyor. Peki gerçekten muhafazakar mıyım? Sonuna kadar evet. Peki bu beni kısıtlıyor ya da hayatı tadında yaşamamı engelliyor mu? Hayır! Ne demiş dünyaya adını duyurmuş bir bilir kişi: 'Helal dairesi keyfe kafidir.' Ee şimdi ben ne oldum? Muhafazakar ama bir o kadar da özgür. Peki bu bir başlık olsaydı nasıl olurdu? Muhafazakar Özgürlük.

                                                                                              Tuba