9 Mayıs 2013 Perşembe

SIRADANLIKTAN ÖTE



        
  Şu güne kadar günlük, anı defteri, blog, kompozisyon… adı altında birçok yazı yazdım. Ve hepsinde de yazıyı yazdıktan sonra başlığı attım. Çünkü bize öğretilen ve olması gereken bu şekildeydi. Ancak bu yazımda, sadece başlığı atıp arkama yaslandım ve uzunca seyrettim. Belki de onca zamandır yazı yazamamanın ağırlığından gelen bir başlık atma ihtiyacı hissettim iç güdüsel. Ah kalemimin kurşunu, klavyemin tuşu! Siz de olmasanız ben nasıl dert anlatırım? Ne zaman konuşacak olsam ya aynı cümlede zilyon tane aynı kelimeyi kullanırım, ya aniden anadan doğma kekeme pozisyonunu alırım ya da en iyi ihtimalle dilim sürçer. Konuşurkenki kızarık yüzüm ile karşıya çizdiğim imaj, konuştuğum konu her ne ise inanılmaz etkileyici olduğuna emin olabilirsiniz(!) Tabii yanlış yerde yanlış kelimeleri kullanmamı es geçersek. (Bkz: Geçenlerde misafirliğe gittiğim evin kapısından girerken ‘Hoşgeldiniiiiz!’ diye bağırdım…) Sümerlilere yazının icadı ile ilgili tekrarlarla teşekkürlerimi sunup arkalarından Fatiha okuduktan sonra  yazının süregelen havasına göre konuyu belirliyorum.


  Sahi neden sıradanlıktan öte dedim ki ben bu başlığa? Sanırım hatırlamıyorum… Ama tahmin yürütecek olursak eğer, insanların tamamı kendisini sıra dışı görür. Bunu egoistlik olarak algılamayın. Bir düşünün sadece. Gerçekten de kendinizi farklı hissetmiyor musunuz? Bazen konuşulan konulardan veya yaşanan olaylardan kendinizi soyutlayıp ‘Ben burada ne alakayım?’ demiyor musunuz?  Hah işte ben de onu diyorum. Aslında aynı şeyden bahsediyormuşuz değil mi? Her neyse eğer bir başkasının klonu değilseniz ve hala bir fikriniz varsa şükredip hayata devam edebilirsiniz. Çünkü bu zamanda size ait bir fikrinizin olması öpüp başa konulası bir şey!


  Eveet buyurun efendim TDK’nın fikir tanımına bir bakalım. Fikir (1.anlamı): Düşünce, mülahaza, mütalaa 


Burada bir sorun var mı? Hayır yok. Ama TDK amca fikir’in ‘halk arasındaki’ karşılığını yazmayı unutmuş olmalı. Ben sizler için buraya yazayım. Fikir (Halk arasında): Kim daha güçlüyse onunki, Komşu kızı Ayşe’nin düşüncesi, Millet ne der sonra, Başbakan demişse daha üstüne laf söylenmez…


‘Benim düşüncem’ diye başlayan cümleler artık inandırıcı gelmiyorsa bu terslikte bir iş vardır elbet. Özellikle de şu ‘Millet ne der?’ sözüne ayrı bir gıcığım. Yahu bizim ölçümüz millet mi? Nedir bu milletin bizimle alıp veremediği? Zaten o millet kim onu da yıllardır bilmiyorum. İnsanın içinden gelmeyeni yapmacık bir eda ile yapması daha mı güzel ve etik? Millet de kendi milletiyle uğraşsın. İşi gücü yok bize millet oluyor… 


  Kim olduğunu bilmediğim ve asla öğrenemeyeceğim o ünlü Millet’e sesleniyorum: ‘Yıllardır bir şeyler dedin dedin ne oldu? Eline ne geçti? Hiçbir şey. O halde onu bunu bırak da sigortalı bir işe gir. Devlete sırtını dayarsan hayat boyu rahat edersin. Peki ölünce ne mi olacak? Ne bileyim yahu onu da sen düşün!’ 

                                                                                            TUBA

3 yorum:

  1. Hoş bir yazı olmuş. Ellerin sağlık.

    YanıtlaSil
  2. (Uyarı: Mantık aramayınız! ) Cümlelerini yazmasaydın bunu okurken harcadığım saniyelerime üzülecektim lakin ;her ne kadar yazını uyarına uyarlamış olsan da birkaç imla hatası dışında okumaya değerdi. :)

    YanıtlaSil