8 Haziran 2012 Cuma

Aşama Aşama, KORE SEVDASI


  Öncelikle, herkes bu iki ülkenin 50 yıl  öncesindeki Güney- Kuzey Kore savaşında, Türkiye'nin Güney Kore'ye yardımı sonucu yakın olduklarının bilincindedir sanırım. Ama benim ve yaşıtlarımın, Kore ile ilk bu savaşla değil; 2002 Dünya Kupası 3.lük maçı sırasında tanıştığını düşünüyorum. Bizim 3. olduğumuz, Kore'nin ise 4. olduğu bu maçta, rekabet ortamı değil dostluk, arkadaşlık ortamı vardı sanki. O zaman ebeveynlerimize ' Anne/Baba, bunlar neden samimiler? Hiç rakiple böyle samimi olunur mu?' diye sorduğumuzda bize, Kore'nin savaşından ve bizim fedakar askerlerimizin Kore'ye olan yardımlarından bahsettiler. Mehmetçiğimizin yardıma layık gördüğü bu milleti biz de sevdik daha o yaşta. Kalbimize yerleşen ama gömülü kalan Kore sevgimizi pek hatırlamadık büyüdükçe. Taa ki onlara dair bir şeyler hayatımıza nüfuz edinceye kadar... 

 1.Aşama: Kore Dizileri
   Kore dizilerini ilk kez;

  Televizyonun karşısında kanal zaplarken izleyecek hiçbir şey olmadığı için homurdanıp TRT-1'de gördüğün çekik gözlüleri 'mecburiyetten' izlemişsindir.

  Arkadaşının ya da çevrendeki herhangi birinin 'Yahu bir kez izlesen ölür müsün? Bak valla çok güzel dizi yapıyorlar bunlar. Hem de 16 bölümlük falan. Seni öyle çok da bağlamaz.(!) ' şeklindeki ısrarları sonucunda izlemişsindir.

   İnternette dolanırken ya da CD'cide Kore filmi görüp ' Hep amerikan filmi mi seyredeceğim, bir kez de buna bakayım. ' deyip, filmi beğenmenin etkisiyle merak edip herhangi bir Kore dizisi izlemişsindir.

   Bir gün aklına Kore ile dostluğumuz gelmiş, içinden ' Benim bunlardan en son 2002 Dünya Kupası'nda haberim olmuştu. Google'a soralım bakalım ne yapmış son zamanlarda bunlar?' deyip Google'ın 'Bunu mu demek istediniz? Kore Dizileri ' yazmasının üzerine tavsiyeye uyup izlemişsindir.

   Bunların türevleri de vardır elbette ki. Ama son hep aynıdır: Ve Bir Daha Kore Dizilerinden Ayrılamadılar...

   Zaman geçtikçe gelmiş geçmiş tüm Kore dizilerini izleme arzunu dizginleyemeyip anne terlikleri, baba hakaretleri, abla/abi bilgisayar kavgaları ile mücadele etmiş, Kore dizileri aşamasından farkında olmadan lisans almışsındır. 

 Peki Neden Türk Dizileri değil de Kore Dizileri?
   Bu konuda, Kanal D'ye sanki biz ondan örnek verelim diye dizi yaptığı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bir Yaprak Dökümü'nü ele alalım. Reşat Nuri Güntekin'in bir zamanlar ölümsüz eseri olan Yaprak Dökümü, üzerine seneryo eklenerek tam 174 bölüm yayınlandı. Her bölümün reklamlarla beraber 3 saat sürdüğü bu dizi, haftada 1 gün yayınladığı düşünüldüğünde 3 yılı aşkın bir süre ortaya çıkıyor. Sezon sonu tatillerini de hesaba katarsak, işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Aşk-ı memnu'nun ahlaksız karelerini söylememe gerek bile yok sanırım.. 

   Bir diğer nokta da şu ki; bizim dizilerimiz bizim kültürümüzü yansıtmıyor! Kendi evinizi geçtim, gittiğiniz hangi misafirlikte ayakkabıyla evde dolaşıldığını gördünüz? Ya da hiç yerde yemek yemediniz de hep masada mı yediniz?! Hangi babanın kızının erkek arkadaşıyla olmasını doğal karşıladığına şahit oldunuz? Bla Bla Bla...

   Şimdi gelelim Kore dizilerinee.. Şu ana kadar bildiğim en uzun Kore dizisi 45 bölüm. Onu da duyduğumda çok şaşırmıştım. Çünkü bu adamların dizileri, genelde 16, taş çatlasa 25 bölüm olur. En sevdiğim özellikleri ise dizi daha başlamadan kaç bölüm olacağının belirlenmiş, seneryosunun çoktan yazılmış olması. İşin garibi dizi tutulunca uzatma yoluna gitmeyip yazdıkları kadarını oynuyorlar. 

   Dizi, reklamsız 1 saat sürüp haftada 2 kere yayınlanıyor. Yani 16 bölümlük bir Kore dizisi 2 ayda bitiyor. 3 yıllık yaprak dökümüne taş çıkartan Kore dizilerinde en sosyetik kişi dahi olsa o ayakkabı eve gelince mutlaka çıkıyor. Anne-Babaya bağırmak ya da saygısızlık yapmak tüm dizilerde ayıplanan bir davranış. Ve genelde mütevazi bir şekilde yerde yemek yiyorlar... 

  Ama bu demek değildir ki bütün bütün Türk dizileri kötüdür. Leyla ile Mecnunu izle, canımı ye! Zaten Türkiye'nin en eski kanalı olan TRT-1, bu konuda en iyisi. Kore dizilerini de çoğumuz onun sayesinde tanımadık mı?

2.Aşama: KPop
  'Kore dizileri bana yeter!' edasıyla müziklerine hiç bakmaya gerek duymayan Kore dizileri lisans mezunu genç, bir rastlantı veya ısrarlı tavsiye sonucu KPop ile tanışır. KPop -Kore müzik gruplarının yaptığı müziğin genel adı-, ilk başta alışılmışın dışında gelir. Şarkıcıların tarzları çok farklıdır, mükemmel ve uyumlu bir şekilde dans ederler ve bizim kliplerimizdeki gibi şarkıcı yatağa yatıp saçma sapan hareketler de yapmaz. 

  İlk başta biraz garip gelse de araştırmaktan kendini alıkoyamayan genç, farkında olmadan bir çok KPop grubu tanımış, şarkılarını mp3'üne yüklemiştir. Hatta evde yalnız kaldığında onların dansını bile yapmaya çalışmıştır.

  İşin özü, Kore'nin o anlam veremediğimiz büyüsü müziklerinde de oldukça etkili. Hele ki o nefes kesen danslarını yaparken, aynı zamanda büyük ustalıkla şarkı söylemeleri insanı hayran bırakıyor. Bazen kendini onlar üzerinde hata ararken buluyor, sonuç alamayınca da kusursuzluklarını kabulleniyorsun...

3.Aşama:Korece
   Artık sabahı akşamı Kore olan genç, izlediği dizilerden ya da dinlediği şarkılardan Koreceyi az buçuk sökmüştür. Bunun henüz farkına varamayan kore sever master öğrencisi, Kore dizisi izlediği sırada altyazısız da anladığını keşfeder. Artık 2 insanım diye sevinirken, kendisi gibi Koreceyi yeni sökmüş Kore fanlarını etrafına toplayıp korece konuşmaya -En azından bir kaç cümle- başlarlar. 

  Kore alfabesi zordur ya da zor görünür, biliyorsunuz. Ama hangi Kore fanına sorarsanız sorun, ya zaten alfabeyi biliyordur ya da öğrenmeyi çok içten istiyordur. 'Böyle zor bir alfabeyi neden öğrenmek istesin ki?' diyebilirsiniz. Aslında oldukça mantıksız. Ama o kişisinin dünyası Kore ile o kadar özdeşmiştir ki; Kimyon yazısı gördüğünde Kim Hyun aklına gelir. Toki kelimesi, toplu konut idaresini değil Korece Türkiye'nin okunuşunu anımsatır..Bunlar bu kadar düşüncelerini meşgul ederken Kore'nin alfabesini öğrenmek, elbetteki en büyük arzusu olacaktır. 

4.Aşama: Koreli Arkadaş 
    Artık iyice kıvama gelip masterını da tamamlayan genç, yeni ufuklara yelken açar. 'Madem kültürlerini öğrendim, müzikleriyle de aram iyi, birazcık korece de biliyorum. Olmadı ingilizcem imdada yetişir.' diye düşünen doktora öğrencisi, Facebook'ta arayışa girer ve ajussi, ajumma demeden herkesi eklemeye başlar. Belli bir zaman sonra koreli arkadaş kitlesi gittikçe fazlalaşmış, samimiyeti de arttırmıştır.

5.Aşama: Kore'ye Gitme Planları
   Doktorasını da başarıyla tamamlayan gencin geriye sadece tek aşaması kalmıştır. Hayallerinin ülkesine: Kore'ye gitmek. Arkadaş çevresi: tamam, dil bilme konusu: idare edebilirim, ziyaret edeceğim yerler: çoktaan araştırdım, beraber gidebileceğim kimse: ohoo benim kafadan çok koredaşım var, aile izni: FAİL!, maddi durum: FAİL!

  Durumun vahimliğini idrak eden genç, 'boşuna lisans, master ve doktora okudum!' diye efkarlanırken kendine gelip umudunu kaybetmemeye karar verir. Bu 2-3 yıl dahi sürse o parayı biriktirip ailesinin iznini alacaktır!..

  Açıkçası henüz bu aşamadan sonuç alanı duymadım ama eğer Kore fanıysanız kesinlikle THY'nin İstanbul ile Seul arası gidiş-dönüş uçak bileti fiyatının, erken alındığı takdirde 1.700 tl olduğunu biliyorsunuzdur. Eğer bilmiyorsanız ya daha ilk aşamalardasınızdır ya da Kore fanı değilsinizdir. 

   Şayet 5. aşamayı da tamamlayıp Seul'e ayak bastıysanız, Kore okulundan mezunsunuz demektir. Ve emin olun aşamalarda takılıp kalan binlerce fan -ben de dahil- sizi fena halde kıskanıyordur..
                                                                                Tuba KILIÇ

4 yorum:

  1. yazın çok güzel olumş yaa sonua kadar yüzümde gülümsemeyle okudum bizi bu kadar iyi tanıtan biri görmedim yani hahaha :d şu anada 5. aşamadayım galiba bu aşama baya bir zor ama onuda aşmaya uğraşıyorum :D

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Beğenmene sevindim :) 5. aşama bence de en zor olanı. Seul semalarına baktığımız vakit mezunuz. Umarım hepimizin bir Seul tecrübesi olur...

    YanıtlaSil
  3. Tıpkı beni anlatmış bayağı sırıttım ya :D 4. aşamada takılan korecanlar derneği kurucam :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ehehe Öyle bir dernek kurarsan çok tutulacağına eminim :D Teşekkür ederim ^^

      Sil